"İnsan doğar. On-on beş yıl sonra dünyanın nasıl bir tezgah olduğunu ve doğumla ölüm arasına nasıl hapsedildiğini fark eder. Bu aslında bir histir, bilgi değil. Ve ilk tepkisini verir. Avazı çıktığı kadar bağırarak. Bu çığlık, bir kalabalığın içinde cüzdanını çaldırdığını fark eden kişinin çaresiz haykırışına benzer. Önce aşağılayan ve umursamaz bakışlar atan kalabalık, sonra da aşırı gürültüye dayanamayıp, içlerinden birini, bağırıp çağıranla konuşmaya gönderir. O da bizde çaldırdık cüzdanı, ne var? Senin gibi kıçımızı yırtıyor muyuz der. Böylesi bilimsel bir müdahale için, genelde diplomalı olanlar tercih edilir. Kalabalığın kayıtsızlığı karşısında yavaş yavaş sesi kesilen yaygaracı, gerçeği kabullenir ve çevresindeki boşluğu insanlar ile doldurur. Buna, büyüme denir. Yetişkin olma. Tam olarak yetişkin uysallığı. Yapay bir haldir. Tasarlanmıştır. İşlevselliği üzerine hesaplar yapılıp öyle biçimlendirilmiştir. Yetişkin uysallığının temeli, toplumun varlığının sürdürülebilmesi için toplumdaki her bireyin bir boka yaraması gerektiği inancında yatar. Ve en önemlisi, yetişkin uysallığı, tamamen ölçüsüz bir dünyada milimetrik biçimde ölçülüdür. Yaş ağacın eğilip kendi köküne oral seks yapmasından ibarettir. Oysa on dört yaşındaki bir çocuğun, ergen öfkesi olarak nitelenerek küçük görülen aşırı davranışları, doğal olandır. Gözlerindeki doğum çapakları dökülmüş ve dünya üzerinde dönen bütün dolapların sırtına yüklenmiş olduğunu anlamıştır..." Sf-120
" Bu yüzden, belki de, az çoktan fazladır. Belki de az hayat ve ölüm kadardır! Belki de, seni az tanıyorum demek, seni kendimden çok biliyorum, demektir. Bilmesem de, öğrenmek için her şeyi yaparım demektir. Belki de az her şey demektir. Ve belki de benim sana söyleyebileceğim tek şeydir..." Sf-349
Kitabın da fragmanı mı olurmuş demiştim görünce.. Daha da meraklandıran o oldu zaten. Siyaha bulanık iki hikaye ve müthiş bir bağlanış... Gözüme çok fazla cümle takıldı(hele bir tanesi, demir leblebi gibi oturdu şurama) ama ben buraya bu iki bölümü taşıdım. Kitabı okudum AZ bitti ama çoğu kaldı!
5 yorum:
bu kadar reklamı yapıldığına göre pek de bişi yoktur diye düşünmüştüm_
bu yazdıklarını okuduktan sonra_ ah o önyargılar ah diyorum_en kısa zamanda alıp okuyorum_
çok etkileyici..toparlanır toparlanmaz okuyorum..
Herkes bu kitaptan bahsediyor, böyle olunca heyecandan okumaya başlayamıyorum bir türlü.
Senin de böyle hissettiğin olur mu?
reklam gibi olmuş ama öyle aslında öyle değil, ben sadece hikayeyi ve aradan seçtiğim cümleleri sevdiğim için buraya taşıdım...
Ayrıca normalde bu kadar çok konuşulduğu için bende satın almazdım belki ama çıktığı zaman aldığım için o kaygıyı gütmüyorum.
Heyecandan kitaba başlamadığım hiç olmadı aksine işi gücü bırakıp okumaya başladığım çok oldu..
ne hoş...
Yorum Gönder