"Şişşt bak bunu da düşün, bence olması gereken bu, hadi artık bir karar vermelisin, nerden başlayacaksın, neden bir başka yer değil vs..." gibi dakikada binlerce soru ve ablukasında kalan donuk bakış! Gecenin dördünde çiş molası ya da susuzluktan değil, bu soruların gölgelerinden doğan tarihte görülmemiş tarifi imkansız bir ağrıyla uyanmak... Güneşi sezeryan doğurtup, perdenin arasından içeri damlayan ışıkları takip ederken yaslanılan duvardan kayıp yatağa düşmek.... Avuçlara dökülen saç tellerinden tesbih yapılacak değil ya, yaşasın verilemeyen cevaplar!!! Yoğun geçilen kaldırımlar, kalabalık sokaklar ve dikkat edilmeyen onlarca insanın yüzü..Tarif edilemeyen bir sarhoşluk sonrası gibi, bakamamak, görememek, anlayamamak, hissedememek.... Gri, tozlu ve mevsime göre soğuk günler...Kıvılcımın çakıldığı, valizin açıldığı, anahtarın deliğe yaklaştırıldığı, ayakkabı bağcıklarının bağlandığı paragraf başı günler...
Bir yerde bir şey kaybettim, Onu burada arıyorum....
Episode#2 katrANKARA
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder