30 Nisan 2008 Çarşamba

Başucu


Herhangi bir kitaba neden başucu kitabı olur derler diye düşünürdüm. Şimdi daha iyi anlıyorum zira adamın şakağına dayalı vaziyette her gece, elinden bırakıp yerine koyunca da sabah gözlerini açar açmaz gördüğü yine o...Burada eğer birde özüne kapılıp, "şairin burda dediği iklim" ya da "maktülün katili" ya da "dönem muhakemecisi" veya "görgü tanığı" vs. oluyorsan yandın çünkü şakağında dayalı olan şey senin rüyalarının mönüsü oluyor...Gün içinde yoğun girilen psikoz halinin her gece soyut dışa vurumu değilmi rüya denilen şey(Freud'a salavat okuyalım). İşte bazılarının bu özelliği var kanımca çünkü hepsine denemez. İçlerinden bir tanesi seçilir çünkü odur seni anlamlı kılan ya da özlediğin, hayalini kurduğun...Ara sıra hiç sebepsiz yere açarsın bi yerini ya da katlamışsındır zaten seni ona yönelten sayfayı, bakarsın okursun daha önceden ezberlediğin satırı..Hep yeni anlamlar bulursun senin için eskimeyen o coğrafyada, ilk okuduğun anda aldığından epeyce uzaklaşmış yepyeni bir yamaca tutunmak üzeresindir, gözlerini kapatınca zaman durur soyutlanırsın yuvarlak olan dünyadan, sen bodoslamadan cümle oldun bile....
Böyle olanlar paylaşırsa sevinirim, hangileriymiş onların şakaklarındaki...

21 Nisan 2008 Pazartesi

teninle konuşmak

Hayır/ Aforizmalar

Eğer aforizma ile ilgilenenleriniz varsa ki herkes az çok sever bu tarz şeyleri, kesinlikle bu özdeyişleri kaçımasın derim...Polonyalı yahudi bir ailenin çocuğu olan Lec herkesin çok kullandığı fakat kimin acaba diye merak etmediği sözlerin sahibi bir şahsiyet. Tabi kolay değil edebiyat eğitimi, ardından sürgünler çalkantılı bir yaşam vs..
Eleştirmen Karl Dedecius'a göre Lec, aforizmalarıyla "inadın, hoşgörünün, şiirin ve mantığın birleştiği en kısa ve keskin terminolojiyi yarattı" bilimsel kitapların yapamadığını yaparak "iki yüzlü gökyüzünün ve süslü püslü cehennemlerin maskesini düşürdü"
En çok tahrip yaratanlarından bazıları,
" öyle büyük boş laflar vardır ki içlerinde bütün bir ulus esir tutulabilir"
"Başkentte köpekler bile merkezi havlar"
"son moda giyinselerde gerçekler hep çıplaktır"
daha fazlası için bi zahmet......

18 Nisan 2008 Cuma

!

"Ey bana kendini büyük tanıtan
Bana bak da varlığından utan.."
...Neyzen...

14 Nisan 2008 Pazartesi

Efendiliğin Reddi


Efendiliğin Reddi; aslında iktisatçı olan Tarık AYGÜN'ün sosyolojik olarak sunduğu bir inceleme. 3 bölümden oluşan kitabın ilk bölümü Mahatma Gandhi'nin Hindistan'da yaptığı pasif direnişi, ikinci bölümü kara inci olarak Amerika'da zenciler için büyük önder olan Martin Luther King'in sivil itaatsizliğini, son bölümde ise bu iki fikrin tarihsel olarak ortaya çıkış noktalarını özellikle faşizan nazi Almanyası örnekleri ile açıklanmış. Açıkcası çok etkileyici ve sorgulayıcı bu kitap sivil itaatsizliğin yaşanmışlıklarını çok güzel sunmuş, kan dökmeden ve silahsız olarak hegamon güçlerin nasıl pasifize edilebileceğine güzel bir kanıt niteliğinde. Keşke bunu bazıları ders niyetinde görebilse....neyse bakalım ne yazıyor arkasında hep birlikte buyrun;


"Doğrudan eylem bir isyanı öğütler "ne gönüllü kulluğu" kabul eder, ne de kendisine kul olacak insanları arar. İktidarın kirletici olduğunu düşünür ve bu nedenle unvanları ve statüyü reddeder. Ne ingilizlerle ne de egemenlik arayan Hintlilerle uzlaşır. Bütünlükçü bir devrim projesi yerine merkeze eşit bireyleri ve onların kurduğu toplumsallığı alan basit bir dünya özler. Güç olarak önünde kendine itaat eden bir kitle yaratmak yerine güçsüzlüğün erdeminden söz eder. Çünkü algılandığının aksine güçsüzlüğü boyun eğme olarak görmez. Ona göre güçsüzlük sıradanlığı getirir. Bu nedenle otoriter değil "benin" farkına varmasını sağlar. "

11 Nisan 2008 Cuma

Dövüş kulubü


Mobilya satın alırsınız. Kendinize dersiniz ki, bu hayatım boyunca ihtiyaç duyacağım son kanepe.

Kanepeyi alırsınız ve sonraki birkaç yıl boyunca, hangi işiniz ters giderse gitsin, en azından kanepe sorununuzu çözmüş olduğunuzu bilirsiniz. Sonra o güzel yuvanızda kısılıp kalırsınız.


Bir zamanlar sahip olduğunuz şeyler artık sizin sahibiniz olur.


Bizim kuşağımız büyük bir savaş görmedi, büyük bir buhran yaşamadı, ama bizim de bir savaşımız var.

Büyük bir ruhani savaş bu. Kültüre karşı büyük bir devrim hazırlıyoruz.

Büyük bir buhran bizim hayatlarımız. Biz ruhani bir buhran geçiriyoruz.

Bize dünyanın bokundan ve pisliğinden başka bir şey bırakmadılar.

3 Nisan 2008 Perşembe

Düşmüş Erkekler Masalı


"Ona tabancamı verdim.
ne yapacaım bunu? diye sordu saf saf
Ölmek istemiyormuydun?
İstiyorum dedi
Git, yan odada yap ne yapacaksan..."