24 Ekim 2011 Pazartesi

Sakın

Ne olur bana sormayın!
Allah aşkına sormayın ömür muhasebesi yapmak için yaratıldığımı hiç zannetmiyorum. İnsanın tüm yaptıklarını sayılara dökmesi yapmış olduklarından daha yorucudur bazen hatta her zaman! buruşturup attığım sigara paketlerini,biriken şişeleri,bağırmalarımı veya kaç saattir yemek yiyip, uyumadığımı saymaktan çoktan vazgeçtim ama lanet olsun,kahretsin kaç gündür aramadığını takvime bakmadan ezbere biliyorum….

22 Ekim 2011 Cumartesi

ya evde yoksan!



"...Sarhoşsan kapıyı çaldığım anda
Fahişeler gibi açık saçıksan
Bir de ufak rakı varsa masanda
İçim ürperiyor ya evde yoksan!!!
Ya yolu kaybettim ya ben kayboldum
Ne olur bir yerden karşıma çıksan
Tepeden tırnağa sırılsıklamım
İçim ürperiyor ya evde yoksan!!!"
C.Safi

6 Ekim 2011 Perşembe

Asri'vaziyet




Çarşaf diye nitelendirilecek bir denizin orta yerine, yenip fırlatılmış bir mısır koçanı gibi salınıp duruyor fikrim, bedenim, sesim, ruhum.. Sabitlenmek isterken iskele babasına, babaya gelmekten çekinen acemi bir halat yosunu gibi.. Değişen mevsimin karmaşasında ve kararsızlığında bir belirsizlik, bir yoğunlaşma eksikliği, gereksiz bir hassiktir duygusu ve öteleme ihtiyacı hep zihnimin ardiyasını doldurmakta... Uzun süreli uyku ve sıvı tüketimleri desteklenen -miş gibi yaşamak seansları, bir soru işaretinin çengeline takılan yaramaz çocuk gibi, pantolunu yırtıp kaba eti acıtmasına rağmen ısrarla sürmekte! Akvaryumu izlerken içindeki balıktan daha alık bir bakış ile gelişen, gelişemeyen olayları, hususları ve hava durumunu takip etmekteyim.. Ekim ayından beklenen güreş müsabakası başlamış, gökte bulutlar güneşle peşrev atmakta, buna uyan fikirlerim de kocaman bir ovada bir diğerini punduna getirmeye çalışmakta...
Körebe oynuyor, gözleri hep kapalı yanım!

Gökyüzü bu aralar, ağlamak isteyip gerekli bahaneyi bulamayan bir çift göze benziyor, sıkıyor da sıkıyor kendini... Ya olmadık bir yerde patlatacak yaştoplarını ya da uygun bahaneyi bulamadan, bahane onu bulacak...