15 Mart 2009 Pazar

vaziyet


iyiden iyiye yaza çalmaya aday bir martın ortasında, kedilerin mutluluğu! kadar olmasa da inceden ama çok inceden naneli şeker ferahlamasındayım..İçimde yükselen anason özlemini de saymazsak, tahammül çizgisini geçmesine pek müsade etmiyorum isteklerimin. Arayıp soranlar sayesinde bi haber kalmamaya çalışarak özel ve genel gündemi takibe devam ediyorum. Son dönemde özellikle geceleri 4 saat bekleme seanslarında! sardırdığım kitaplar sayesinde biraz daha yaklaşıyorum kopmaya yüz tuttuğum sayfalara.. Bahar rüzgarı ile savrulan eski hislerim,duygularım,kişilerim vs.. yavaşça süzülüp üzerime konmaya başladı, ben yarım kıç kapıya yaklaşırken...sanırım bu mevsimsel geçişi seveceğim!

Şiş iki tane göz için taşıdığım damlaları saymazsak, dede gibi ilaç taşıma gerekliliğimde bitti.. Deliksiz uyumak neymiş, rekorlara gideceğim en bitkisel halimle çıkışta, hani tekmil kainat bir araya gelse kopartamayacak beni yastığımdan şu iş bitsin,uyumak bir koala gibi bitkin ve hür delicesine...üniforma ten gibi yapıştı zira artık çıkarmadan uyumaya başladım! Uykunun en pamuk yerinde ufacık dürtükler, argo-küfür ve sokak edebiyatına yeni eserler kazandırıyor hem de hiç utanmadan...! Aklıma gelmeyen bir çok şey yaşanıyor yaşanmaya devam ediyor ilginç günlerimde. Ömrü hayatımı vakfettiğim hastane ve sağlık kurumlarına ifrit olurken, askerlik için hastaneye söve söve gelişim yetmezmiş gibi bir de "tıp bayramı" dalgası için törene gönderilmek için seçilen iki kişiden birisi olunca "hipokrat mezardan kalkar yapmayın " desemde (içimden) bir boka yaramadı, gittiğimde tıbbiyeli acar gençlerin ve top sakallı akademisyenlerin "ne ayaksınız siz" bakışları arasında kalakaldım. Uzun boylu olmanın daha ilkokuldayken öğretmenimin sınıf perdelerini astırması angaryası ile başlayıp sıra ile bunun gibi daha nice versiyonları ile devam etmesi sanırım biraz da bedevi şansı..Böyle topluluk arasında seçilmek, arka sıralarda oturup, dizilmelerde ön sıraların vazgeçilmezi olmak, arazi olunca hemen farkedilip çağrılmak, koca bir harada zebra muamalesi görmekle eşdeğer..( süper örnek oldu)



Bir yandan da iş güç planlaması aklıma tecavüz ediyor tekil zamanlarda, bazen kışkırtıcı bir afet gibi aklıma giren bir plan bazen 3. sınıf pavyon sürtüğü gibi midemi bulandırmakta..Çekim alanında sanki manyetik bir güç var, bir türlü pusulaya yön veremiyor..Haliyle bu da ağzımı bozuyor..! Kopuk kopuk geçen fikirler bir türlü birleşemiyor. Çıkınca yoğun ve hızlı bir giriş düşüncesi ise gündüz gözüne kabuslara neden oluyor...


Ligin son maçlarına yetişecek olmam ayrıca bir mutlu ediyor, lig ve kupada boncuk gibi dizen Beşiktaşkım ile huzur buluyor, üzerimde formam boynumda atkım elimde zafer şişesi ile stadın etrafında sesim kısılıncaya kadar bağırma isteği çığ gibi büyüyor..Allah zeval vermesin...! Ayrıca kriz, seçim,may1s heyecanla bekliyorum neler olacak diye...Koyu yorumlar ve tespitlere gebe, oldukça hareketli bir zaman dilimi...vaziyet bundan ibaret sakallarıma kavuşmama kaldı 60......

4 yorum:

siyahkupe dedi ki...

Küçük bir yağmur damlası ilişmiş bu blog'un sayfalarına.
Şirin ve latif katreler..
Fırtınada yalpalanmış karamsarlıklar..
Düşünceler düşlere tecavüz edince
el sallamış tümceler.
dramatik, trajedik hatta hipokratik.

Bu aralar kimliksiziz
koşmuşuz ateşe ateşe
"ol!" denmiş olmuş
yarala(mala)r, karala(mala)r!
gördükçe göz, yandıkça yürek
boğulmasına izin verilmesin kelimeler.

Asayiş berkemal amirim!
kentin sevdasından habersiz
martı çığlıkları arasından
bulutların seyrini gözlemleyeceğim.

Sevgiler.

koyusiyah dedi ki...

saydamlığa sözüm yok ama hüviyetini ortalarda bırakmamış bu satırlar nereden?

Kalemiti (En hakikisinden ama...) dedi ki...

Nası da soyuta daldık,somutluktan uzaklaştık...Ama ben somut somut diyorum ki ''en büyük Beşiktaş!'':)))

koyusiyah dedi ki...

aman deme öyle şeyler hassasım zaten:) firara meyletme beni..