8 Aralık 2010 Çarşamba

sıfırlamak



Tek solukta denilecek türden, yalın-basit ama vurgulu bir hikaye... Annesi yüzünden kadınlardan korkan, çekinen, onları bir nazar objesi olarak gören muhasebeci Hüsamettin'in hikayesi...

“Hüsamettin Bey'in son otuz yılda okuduğu sadece vergi kanunlarıyla, bakanlık tebliğleriydi. Yazarları, çatık kaşlı, somurtkan, ciddi adamlardı. Oysa öykü ya da roman yazarları, kadın olsun, erkek olsun, ciddi insanlar değillerdi. Düş orospularıydı. Kötü yola düşmüşlerdi. Ama, el sürdürmez bakirelere benzerlerdi. Bazıları gerçekten bakireydi. Ama fahişe tavırları takınırlardı.

Tek tük olsa da, bunların bir de düzgün olanları vardı. Ne var ki, bunlar da keçiboynuzuna benzerdi. Ürettikleri bir damla balı tatmak için, bir çeki odun çiğnemek gerekirdi. Kafa sağlığına sahip öykü ya da roman yazarlarına, tarih içinde henüz rastlanmamıştı. Roman okumayı hafiflik saydığı için, Hüsamettin Bey bu tımarhane tarikatından uzak yaşadı.”

Kitaptan seçtiğim motto ise şu " ömrü bir tünel olmuştu. Öbür uçta, uzakta bir ışık görür, ona doğru yürürdü. O yürüdükçe ışık uzaklaşır, o yürümeyi sürdürürdü. Işık da uzaklaşmayı sürdürürdü. Hüsamettin bunu hayatının oyunu kabul etmişti. Tünel-ışık-Hüsamettin-süreç. Bunların hepsi tek bir bütündü. ÖMÜR."

2 yorum:

melek dedi ki...

merak ettim okumak isterim..

Pink Freud dedi ki...

Düş orospuları. Sevdim.