Türkiye'de vizyona ilk olarak 27. İstanbul film festivalinde girmiş. Belçika-Hollanda ortak yapımı Nic Balthazar filmi. Kısa film sınıfından daha uzun, gerçek kişileri de göstermesi ile belgeselimsi havasında...
Ben zamanının çoğunu kendini kaptırtığı bilgisayar oyunu ile geçirmekte, orada kurduğu ya da yaşadığı sanal dünyanın yanılsamalarını günlük hayatta yaşayan, hemen her olayı orada kurgulayıp betimleyen genç bir adem oğlu...Aynı zamanda bu Ben çocukluktan bu yana farklı değişik ruh hali ve davranışları ile doktor doktor gezdirilen sonunda otizm tanısı konulan bir genç. Fakat bana biraz daha farklı geldi bazı bölümlerde şizofren, oyunu kurguladığı yerlerde ise sosyopat gibi algıladım. Yani netice olarak çocukluğundan beri çevresi ve özellikle arkadaşları tarafından dalga geçilmek amacı ile türlü eziyetlere maruz kalmış ve fakat bu çocuk çok zeki olması ile de izleyeni kendisine hayran bırakıyor.
Böyle izlerken üzüntü, kaygı, bazen mutluluk gibi çeşitli salata hissiyata girsenizde nereden geldiği belirsiz bir sinir içinize oturuyor bu kesin! Sanki haksızlığı anlatmaya çalışmanız gerek gibi bir misyon ediniyorsunuz varsa sizin de geçmişte bir yanlışınız hassiktir diyerek özür dileyesiniz geliyor.Çok anlattırmayın işte bana izleyin, "İntihar etmenin bir avantajı var, kurbanı çol uzakta aramak gerekmiyor" repliği geçen film....
İpuçları" kendi olmak, dene, geç kalma, pencere, ille de kadın her yerde kadın"
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder