23 Haziran 2009 Salı

Kıskanmak


Bilgisayarımın başında klavyemin tuşlarını döverken, bakılacak en güzel telefonlardan birisi geldi. Arayan Kültür Bakanlığında uzman olarak görev yapan, bu işlerin üstadı, güzel insan "eleji" olunca sevindim. Kısa bir hal-hatır sorgusundan sonra
-geldi oğlum senin ki
Nedir abi?
-film olm Demirkubuzun
Abi yakında geri geleceğim zaten ne olur bir ayar ver izlemem şart!
-Tamam yaparız bi şekilde
Çok saol abi görüşürüz vs. ile telefonu kapatınca haddinden fazla bir merak ve heyecan oldu içimde..
Bu anektodu neden paylaştım?? Askere gitmeden önce duyduğum çekimleri uzun zamandır süren Zeki Demirkubuzun yeni çalışması"Kıskanmak" bahsedilen film. Diğer bütün filmlerini defalarca izlediğim ve en beğendiğim yönetmen olan Demirkubuz ilk defa bir dönem filmi çekti. Nahit Sırrı Örik'in aynı adı taşıyan kitabını beyaz perdeye taşıması merakımı daha da kabartmıştı. Sırf önce filmi izleyeyim diye kitabı defalarca almak istesemde vazgeçtim çünkü önce onun filme nasıl aktardığını görmek istedim. Filmi izler izlemez hemen kitabı okuyacağım. 
Filmde Berrak Tüzünataç, Serhat Tutumluer ve Nergis Öztürk rol almış. Çekimleri ise Zonguldak, Karadeniz Ereğlisi ve İstanbulda yapılmış. Bir Demirkubuz klasiği olarak yine filmde müzik kullanmamış (ki ben bu olayı çok seviyorum zira bazı filmlerde müzik filmin önüne geçiyor) Ayrıca ilk defa bir yapım şirketi ile çalışması ve bugüne kadar çektiği filmler içinde en yüksek bütçeye sahip olması merak uyandırıyor. Umarım gişe problemi yaşamaz. Kasımda vizyona girecek (ben 10 gün içinde izleyecek şanslılardanım)
Nette bulduğum en yıkım yorumu ekleyeyim kitap hakkında; Köşe yazarı "Yıldırım Türkerden"
'Kıskanmak’, güzelliğin sıradan faşizmi üstüne bir haykırıştır. Ya da çirkinliğin intikamı. Ama yanılmıyorsam, beni en çok sarsan, Nahit Sırrı’nın Türk romanında, hele o zamanlar asla denenmemiş bir durumu yansıtmadaki başarısıdır. O, bir sürüklenme halini anlatır. Bir kimsesizliği. Bir tutunamamışlığı. Seniha, sürüklenmeye; o hayatın akışında bir özne olamayanın neredeyse yarı düşsel varoluşuna bir son verebilmek için kötülüğe sarılır.”

2 yorum:

bitttzi dedi ki...

Kitabı hiç duymamıştım. Sayende kitap hakkında biraz araştırma yaptm ve oldukça ilgimi çekti. Filmini de Demirkubuz'un çekiyor olması beni filme meraklandıran ikinci hadise olurken, filmin zonguldak'ta çekilmiş olması da bu filmi izleyip kitabı da okumama mutlakiyet getirmiştir. Film vizyona girene dek kitabı okumaya da geniş bir vaktim olacak sanırım:D Yazı için çok teşekkür ediyorum şimdiden ve filmi izledikten sonraki yorumlarını da paylaşmanı diliyorum.

Mjora dedi ki...

Nuri Bilge Ceylan'ın bütün çalışmalarını takip ettikten sonra , Demirkubuz ismi çok yabancı gelmiyor...İzledikten sonra belki yorum yapabilirim , müzik konusunda aynen katılıyorum...Yaşanılan anı tam olarak yansıtmak için belki de sessizlik ön planda olmalı...