Hani bu küçük şeylerle yaşamak, küçük şeylerle mutlu olmak derler ya...İşte biraz o konunun üzerine gideyim dedim. Şimdi bu sadece "mutlu olmak" için mi geçerli? Küçük şeyler ile korkan, üzülen, tiksinen, sinirlenen, hayıflanan, vs..... yok mu? Neden bunlar pek çıkmaz suyun yüzüne? Lafı uzatmadan bazı örnekler ile anlamlandırayım...Mesela dandik bile olsa kırılan bir bardak, porselen bir biblo haddinden fazla üzer beni, buzdolabını açtığımda gelişigüzel dizilmiş kap, değişik tüketim maddeleri hele ki açar açmaz yere düşen birşey varsa sinirden dolabı parçalamak gelir, günün son sigarasının pişmanlığı, ağır hareket eden bir görevli vatandaş azabı, bilmediğim bir numaranın verdiği 3-5 saniyelik yusuf yusuf gerginliği, sırnaşık ev-yol-iş arkadaşı karmaşası vs....
Bunları daha çoğaltabiliriz, o zaman buyurun çoğaltalım....
5 yorum:
Bunu çok düşünmüştüm.Hatta şüphe bile eder olmuştum kendimden.Önemsemediğim o kadar büyük şey içinde strese sokan bu durumlar sanırım takıntı.Mesela telefon çıkarıldığı halde prizde hala duran şarj aleti en gıcık olduğum durumların başında gelir.Güzel bir tespit,güzel olduğu kadar rahatlatıcı da...
evet evet işte bu, anahtar kelime rahatlamak...İnsanın ihtiyacı var bir başkasında da böyle bir durumun varolduğunu bilmesine
bir kelime bir kitapta ne kadar yer kaplar ki...küçüktür işte ama büyütüverirsin kafanda,niyeti anlamak istemezsin.sinir olursun belki, belki üzülürsün.aklıma söylenmiş kelimeler geldi.ben çok takarım,her sözü pek bi önemserim."küçük bir şey bu" der geçerler sen geçemezsin.
hayat ayrıntılarda, küçük şeylerde gizlidir derler ya doğrudur aslında bu...ufak tefek şeylerden(ki kime göre ufak tefektir ya o da ayrı) mutlu olunduğu kadar sinir de olabiliyorsan işte o zaman yaşıyorsun demektir aslında öyle değil mi...bir mailin içinde adımın geçtiğini görmek yüzümde bütün gün idare ettirecek bir gülümseme oluşturuyorsa ya da yağmurlu bir günde o kadar dikkat etmeme rağmen pantalonımun arkasına bir damla çamur bulaşıyorsa mesela...
özel numaralar ve yabancı numaralar:)
Yorum Gönder