27 Mart 2012 Salı

geceye temerrüt



Hızla doğruldu yattığı yerden! Kalkıp bir sigara yaktı öksürükler içinde daha uyanılmamış bir sabaha… Gün daha kendini doğurmadan, yakamoz herhangi bir fahişe gibi yorgun argın geldiği yere geri dönmeden, güneş daha bir şehrin üzerine doğmadan karanlığa çalan odayı ilk aydınlatan, kıvılcımların sahibi küçücük bir kibritti...
Hep sonuna kadar gidilmeliydi, yine öyle yaptı, yine öyle oldu…. Parmak uçlarına değinceye kadar o kibritin kibrit ise onun yanışını izledi… Sanki bir pansuman anıydı sabaha kadar umulmayan yerlerde açılan düşyaralarına sarılan bir bez parçası gibi ya da kan ter içinde sokakta top oynamış çocuğa uzatılan bir bardak su gibi.. Gün aydınlansın diye, geçsin artık diye, gel artık ve bitsin şu dünden doğma piç gece diye bir çağrıydı…
Korkular, nefretler tüm gece koca bir şehri ateşe vermiş söndürmek için bardaktan boşalırcasına yaştopu dökülmüş, yetmemiş arsızca üzerine işenmiş… Mezarsız bir gaibin sonu gibi hiç kimsenin umuruna takılmamış!
Kaldırımlara düşmüş siyah, yağmur sularına karışmış, onlarca sarhoşun sesine takılmış, üzerine defalarca izmarit atılmış... Hani nereden baksan ziyan, kocaman ağız dolusu bir küfür...

Hiç yorum yok: