14 Mart 2012 Çarşamba

piç

"Kendimi beyaz kadranlı, Romen rakamlı bir duvar saatindeki saniye çubuğu gibi hissediyorum. Sadece dönüyorum. Zamanın kendisiyim. Geçiyorum."




"İnsanların karar verip uygulama düzeneklerinin lokomotifleri iradeleridir. İrade, kavramlar listesinde dirençten tercihe kadar olan bölümü içerir. Bütün insanlar eşit sayıda iradeye sahip olarak doğar ve iradelerini tüketemeden ölürler. Adına dünya denilen tatil köyüne adım attığı anda insanın eline tutuşturulmuş suni bir para birimine benzer. Her davranış ve düşünce bir miktar iradenin harcanmasını gerektirir. İnsanlar, kendilerini ve hayatın kurallarını anladıkça iradelerini harcama konusunda farklılık gösterir. Bazıları işlerine, bazıları aşklarına, bazıları hobilerine, bazıları ailelerine harcar. Herkesin iradelerini eritip buharlaştırdığı bir kazan vardır."


3 yorum:

Adsız dedi ki...

peki biz bu suni paralarımızı neye harcıyoruz? iş, aşk, hobi, aile... hangisine? paylaştırıyor muyuz? yoksa tek bir kanala mı yükleniyoruz? sahi biz n'apıyoruz??

koyusiyah dedi ki...

Biz sürekli harcıyoruz, biriktirme kaygısı olmadan tüketiyoruz, var olanı bir sürü yere paylaştırırken tüm yalancı mavilerin rengini verdiği gökyüzünü izleyip sadece gülümsüyoruz... Napıyoruz değil de napalım dersen, "o gün" masada da dediğim gibi olmaz aga, haybeden zorlamaya gerek yok.. Çok mu zorlandın bunları okurken, anlamadın mı? O zaman elindeki çakmağa bak..

Adsız dedi ki...

burada yağmur yağıyor... ne mavi bir gökyüzü var, ne de yanabilen bir çakmak... onlar da bize gülümsüyordur, durum böyle olunca.