20 Ocak 2012 Cuma

33



Ciğerlerini yırtar gibi öksürdü soğuk yemişti ruhu... Birbirine girift olmuş, kurumuş, çatlamış dudaklarını açınca hissetti boğazını delip geçen üst solunum yolu acısını... İzmarit ve kadeh eskisi dudakları küfre sarılmıştı onca zamandır ve ensesi yine soğuk bir bozkır akşamına teslim olmadan tüm ıslaklığıyla yastığa boğulmuştu... Parmak uçlarına kadar yorgun, saç diplerine kadar ziyan bir gecenin hangi köründeydi kim bilir? Yoklayıp sakallarını düşünmek isterken unutmuştu bir jilet yardımı ile onları en derinden yok ettiğini...

Öksürüğün bıçakladığı geceyi hep yanında duran bir bardak su ile yumuşatmak için eğildiğinde yüzyıllardır çektiği sancıyı yine hissetti belinin tam da orta yerinde!! Ne yudum kalmıştı ne de yumuşatacak her hangi bir düş! Teyemmüm etti tüm bildiği küfürlerle... Gözlerini diktiğinde tavana, artık çok geçti kanepede başlayıp yatağa uzanan sefil uykusu için..

Duyuyordu içerideki saatin tiktaklarını fakat gidip kaç olduğuna bakmak hiç işine gelmiyordu! Hatta gereksiz olduğunu düşündüğünde gülümsedi kendince! Üç ya da beş ne değişir ki? Mundar olmuş bir gecenin çetelesi değilmidir saatin koşturmasında dönen? Sanki yarın herhangi bir dün ya da bugünden farklı mı olacaktı? Sahi ne yapmıştı tüm dünleri, yarın dediğinde kendini umuda boyayıp yollara seren bir fahişe değilmiydi? Tüm dünlerin düşünüşü ile öksürüğü boğup öldürdü ensesinde ıslanan yastıkla!

Kanayan boyalı yarınları bir peçete ile yokladı usulca.. Karanlığın gergefinden yine de seçmişti tam da karşısında duran kitaplığın içinden o kitabı! İçi de adı da siyahtı! ve ezbere bildiği onca sayfanın arasından öksürükler ile uykusunu besmelesiz kesen rüya ile o adını aldığı hatta bir yerde isim babası olan sayfanın ortasına daldı kımıldamadan! Buz kesmişti odayı, çatlamış dudakları ezbere sayıklamaya başladı, oysa gözleri açık! Bir tasvire koyuldu kendince, bir mektup ile hiç bilinmeyen bir adrese daha önce yolladığı, bir kağıt parçasında yazamadıklarını... Simsiyah bir geceydi, masmavi bir denizdi, bembeyaz bir gemiydi... Tüm bu yazılanlar tabiri imkansız bir rüyaydı! Rüya, bir isim, bir yaşanmışlık, bir imkansızlık, bir varoluş, bir düş, bir yarın, bir ses, bir sancı, bir özlem, bir keşke, bir............

Hiç yorum yok: