21 Aralık 2011 Çarşamba

17

21 Aralık, yılın en uzun gecesi..


" Şeb'i yeldayı müneccimle muvakkit ne bilir?
Müptela-yı gama sor kim geceler kaç saat"

Yılın en uzun gecesini ne takvim hazırlayanlar ne müneccimler bilir,
gam çekmeye müptela olana sor ki geceler kaç saat?

Boz, bulantılı bir kış gününün ertesi güne kaş göz eden an dilimleri... Aslında hangi ayın, hangi günündeyim ya da saat kaç diye aklımı kemiren soru işaretlerinden kurtulalı çok oldu... Hasbelkader nefes alışlar ile bünyeyi zorlamayacak kısa cümleler kurarken ne takvime gerek kalıyor ne de bir aksesuar olarak duran saate..
Isırılıp bir köşeye bırakılan elmanın sararması hatta çürümesi kadar doğal ne olabilir ki? Her şey kendi doğasına uygun! yitik, eksik ve mağrur! bir cümle içine hapsedilemeyecek ve bu yüzyıla sığmayacak acının tarifi imkansız tasviri...

Hiç yorum yok: